28 Ağustos 2010 Cumartesi

Saç, kafada olur.

İnsan başı iki bölümde incelenir;
1.Kafa
2.Saç
Ve sen saçını kesme konusunda bu kadarda kararlıysan benim kafamın düşmeside en beklenilendir. Her kuşun bir yuvadan ayrılma süreci vardır. Ve bu bazen kuşların yuvalarının el değiştirmesiyle sonuçlanır. Ağaç dallarında haraç kesen hain karganın sevgisiz kuşu giderken kendi yavrularınıda olmuş-olmamış demeden yere atmalıdır. Biz bu atılmış kuşların hepsini temsilen kafamızdaki tüyleri dikmiştik. Fakat her tüyün sonuda yolunmak oldu nihayetinde. Karga dediğimiz merette öyle sadece darı çalmakla kalmaz tarlalarından insanın. Aynı zamanda sesinin berbatlığına aldırmaksızın özötücü kuş adınıda çalar güzelim serçeden. Kafa insanın yere düştüğü oranda yükselir ve saçta onla geriye. Kafa bir intiharın son saniyesinde tepe noktasındadır. Saç bir berberin koltuğunda dip noktasında. Ve insan şu anda kendi içine intihar edebilmeyi aramaktadır. Aynen kafanın saça erişme isteğinde dükkan içine intihar etmeyi araması gibi.

22 Ağustos 2010 Pazar

Çay sıcak, pezevenk temiz

Herkes bilir ki diyarlarin en pisi en çok temizlenenidir. Ve modernin en temiz dünyasında birinin acılarının tek çözümü başkalrının acılarıdır. Ve herkesin acısı tek bir pezevengin zevki. Sen bu dünyanın en büyük temizlikçisi, sen bir zevk pezevengisin. Sen bu dünyada temizlikçilik yapan her bir insan(ve sen ayni zamanda şair ve öykücü olansın. sevilen ve özlenen. karakter ve tip.); Bu sana tanrının değil bir insanın metnidir;

Yat biraz dinlen. Biraz kestir. Bi çay iç. Kalk, sokağa çık. Yürü, yol git. Sonra yarın. Yat az daha uyu. Az daha yol git. Ve hayat sana zor geldiyse bil ki bana da zor. Gel bi çay da beraber içelim.

Kaf Ası Alana

"Gidiyorsan ve istiyorsan gitmek. Ne güzel.
Kalıyorsan ve istiyorsan git..."

Bu kafa düşük kafalı bir adamın onun kafasını yaşayacak ve kafalarını yaşayamayacağı bir grup insana yazısıdır;

Kafamda kafan paramparça ve kafamı kirletme konusunda aramızda en dahisin. Üç isa birden kuşağının sabahında uykusuz kadınların bir anda hep beraber(birinde kobra var) ve üç isanın tek basina ayrı ayrı kafasına dilde sadeleşmem. Bir parça rasta, biraz uzun saç, kir, kova ve cigara bunların hepsini bir kazanın içine at ve kazanıda kirli bir kayıptan geçir çıkan şeyin adını ne koyarsan koy, o ad onu taşımaz. Ve daima birileri uyumaz.

Gündüzler geceleri öldürür ve geceler gündüzleri doğurur. Ve Utkuşa yüklenmeyin ama doğan doğuranı öldürür. Yayvan bir ağızla söylenmiş `lame` türküler, bir halk ozanı ve ahlaksız gençlik. Lütfen isyan etmeyiniz.

9 Ağustos 2010 Pazartesi

Ani Bir Manifesto'dan

Endüstriyel Sistem Yıkılmalıdır

“Sanayi devrimi ve sonuçları insan soyu için bir felaket oldu. Bu
sonuçlar "gelişmiş" ülkelerde yaşayan bizlerin yaşamdan beklentilerimizi
oldukça arttırırken toplumun dengesini bozdu, yaşamı anlamsızlaştırdı,
insanları aşağılamalara maruz bıraktı, yaygın psikolojik acılara (Üçüncü
Dünya'da fiziksel acılara da) yol açtı ve doğal dünyayı şiddetli zarara
uğrattı. Teknolojik ilerlemenin devam etmesi durumu daha da kötüleştirecek”

“Endüstriyel teknolojik sistem, devam edebilir veya yıkılabilir. Eğer
devam ederse, sonunda psikolojik ve fiziksel acılar daha düşük seviyelere
inebilir, ancak uzun ve acı dolu bir alışma döneminden sonra ve insanlarla
diğer pek çok yaşayan organizmayı işlenmiş birer ürün ve çark dişlilerine
indirgemek pahasına.”

“Biz bu nedenle, endüstriyel sisteme karşı bir devrimi savunuyoruz. Bu
devrim şiddetli veya şiddetsiz olabilir; hemen gerçekleşebilir veya birkaç on
yıla yayılarak görece daha aşamalı olabilir. Bunların hiçbirini şimdiden
bilemeyiz. Bu, politik bir devrim olmayacaktır. Amacı ise hükümetleri değil,
bugünkü toplumun ekonomik ve teknolojik temelini yıkmak olacaktır.”

“Aşırı toplumsallaşan insan topluma psikolojik bir tasmayla bağlanır. Aşırı toplumsallaşma insanlığın, bireye yaptığı en büyük zulümdür.”

“bugünün toplumu da, bizi, önceki bütün toplumlardan daha
toplumsallaştırmaya çalışıyor. Nasıl yiyeceğimizi, nasıl spor yapacağımızı,
nasıl sevişeceğimizi, çocuklarımızı nasıl yetiştireceğimizi bile uzmanlardan
öğrenir hale geldik.”

“Biz çağdaş toplumun sosyal ve psikolojik sorunlarını şu gerçeğe
bağlıyoruz: Toplum, insanların, insan soyunun evrimleştiği koşullardan
tamamıyla farklı koşullarda yaşamasını ve daha önceki koşullarda
geliştirdikleriyle çatışan davranış kalıplarına göre davranmasını
gerektiriyor. Modern toplumun insanları maruz bıraktığı en önemli anormal
koşut, bizim güç sürecini doğru dürüst yaşama şansımızın olmamasıdır.”

“İlkel toplumlarda, doğal dünya, istikrarlı bir çerçeve ve bu nedenle de, bir
güvenlik duygusu sağlıyordu. Modern dünyada ise, tam tersine, insan toplumu
doğaya egemendir ve çağdaş toplum da teknolojik değişimle birlikte büyük bir
hızla değişiyor. Yani istikrarlı bir çerçeve yok.”

“Yeni bir toplum kâğıt üstünde tasarlanamaz”

“İnsan davranışındaki bir değişiklik toplumun ekonomisini ve fiziksel çevresini etkiler; ekonomi çevreyi etkiler veya bunun tersi olur ekonomi ve çevredeki değişiklikler de insan davranışını karmaşık ve tahmin edilemez şekillerde etkiler”

“İnsanlar toplumlarının şeklini bilinçli ve akılcı olarak seçmezler. Toplumlar, akılcı insan kontrolü altında olmayan sosyal evrim süreçleri yoluyla gelişir.”

“Toplumun herhangi önemli bir niteliğinin gelişiminde kalıcı bir değişim gerçekleştirmek için reform yetersizdir, devrim gereklidir.”

“İkinci kurala göre, bir devrim asla toplumun yalnızca bir yönünü değiştirmez, tüm toplumu değiştirir… devrimcilerin asla beklemediği veya istemediği değişiklikler ortaya çıkar.”

“Çağdaş insanın eli kolu bir kurallar ve düzenlemeler ağıyla bağlanmıştır. Kaderi, kararlarını etkileyemeyeceği kadar uzak kişilerin eylemlerine bağlıdır.”

“Sistem insani ihtiyaçları doyurmak için var olmaz, var olamaz. Aksine, sistemin ihtiyaçlarına uymak üzere düzenlenmesi gereken insan davranışıdır. Bunun sistemi yönetiyormuş gibi gözüken ideolojiyle hiçbir ilgisi yoktur. Bu teknolojinin suçudur çünkü sistem, ideoloji tarafından değil, teknik gereklilikler tarafından yönlendirilir. Sistem, elbette birçok ihtiyacı
karşılıyor ancak genelde, bunu yapmak sistemin yararına olduğu sürece yapıyor.”

“Eğer tüm karar yetkisi makinelere verilirse, bunun sonuçları hakkında
tahminde bulunamayız, çünkü bu tür makinelerin nasıl davranacağını tahmin
etmek olanaksız. Biz yalnızca insan ırkının kaderinin, makinelerin elinde
olacağına işaret ediyoruz. Bizim iddia ettiğimiz şey şudur: İnsan ırkı kolayca
kendini makinelere bağlılığa sürüklenmiş halde bulabilir ve makinelerin
kararlarını kabul etmekten başka hiçbir pratik seçimi kalmayabilir. Toplum ve
onun karşılaştığı sorunlar karmaşıklaştıkça ve makineler gitgide akıllandıkça
insanlar onlara daha fazla karar verme yetkisi verirler, çünkü makinelerin
kararları, insanlarınkinden daha iyi sonuçlar getirir. Sonunda, sistemi
işletebilmek için gerekli olan kararlar öyle karmaşıklaşabilir ki, insanlar
onları gereğince yapacak kapasitede olmayabilir. Bu aşamada makineler etkin bir kontrol sahibi olacaktır. İnsanlar makineleri pat diye kapatmayacaktır, çünkü onlara öyle bağımlı hale geleceklerdir ki, makineleri kapatmak intihar
anlamına gelebilecektir.”

“insan emeği artık gerekli olmayacağından, kitleler sistem üzerinde gereksiz bir yük olacaktır. Seçkinkesim acımasız olursa kitleleri yok etme kararı bile alabilir.”

“Milliyetçilik teknolojinin en önemli destekçilerindendir.”




*unabomber olarak bilinen Theodore John Kaczynski'nin 21. Yüzyılın Arifesinde Ani Bir Manifesto'sundan notlar.